Web3, Hayalini Kurduğumuz Kadar Kapsayıcı Mı?

Yazar: Utku Güven

 

Henüz keşif aşamasındayız. Bekleyip göreceğiz.

Bitcoin’in doğum tarihinin Bitcoin blokzincirinde ilk bloğun kaydedildiği 3 Ocak 2009 olduğu düşünülüyor. Ancak Satoshi Nakamoto takma ismiyle bildiğimiz kişi veya kişiler Bitcoin’in çalışma prensiplerini açıklayan White Paper’ı yayınladığında takvimler 28 Ekim 2008’i gösteriyordu. Bu tarih insanlık için dönüm noktalarından birine işaret ediyor. 

White Paper’ın satır aralarında merkeziyetsiz sistemlerin en önemli vaatlerinden biri gizli. Bu sistemler, bankacılık ve geleneksel finansın aksine kimseden izin almadan dahil olabileceğiniz ve kapsayıcılık iddiası olan yapılar. Söz konusu teknik dökümanın yayınlanmasının üzerinden 13 seneden uzun zaman geçti. O vakitler henüz ilkokula başlamamış insanlar, şu anda kripto para yatırımcısı ya da NFT sanatçısı oldular. 

13 senelik yolculukta Bitcoin’in yanına Ethereum da eklendi. Özellikle merkeziyetsiz finansın (DeFi) gelişimiyle, bağımsız ve aracısız erişim sağlama iddiası olan merkeziyetsiz sistemlerin, dünyanın her derdine çare bulma iddiası daha da güçlendi.

Küresel düzeydeki bankacılık ve finansal sisteme erişimi olmayan milyarlarca insanın -evet,
dünyada 1,7 milyar insanın hâlâ bir banka hesabı yok!- finansal hizmetlere ulaşabilmesi belki de merkeziyetsiz sistemlerin en önemli vaadi. Peki Web3 aradan geçen 13 seneye rağmen, mikrokredi ihtiyacı olan kadın girişimcilere ya da herhangi bir finansal geçmişi olmadığı gerekçesiyle geleneksel finanstan yeterince yararlanamayan gençlere ne kadar alan açmış durumda? CNBC ve Acorn'un Amerikalı yatırımcılar arasında yaptığı bir anket durumun çok da iç açıcı olmadığını gösteriyor. Ankete göre kadınlar, kriptoya yatırım yapma konusunda erkeklerin çok gerisinde. Şu ana kadar erkeklerin yüzde 16’sı kripto varlık yatırımı yapmışken, bu oran kadınlarda yalnızca yüzde 7 olarak görünüyor. Ayrıca yaş kapsayıcılığı konusunda amaçlananlar da henüz gerçekleşmemiş olacak ki, yine bir başka araştırmaya göre, Amerika’daki kripto varlık yatırımcılarının yaş ortalaması 38 ve bu kişilerin yıllık gelirleri 100.000 doların üzerinde.

Burada tabii ki sadece Bitcoin ve Ethereum gibi varlıklara yapılan yatırımlardan bahsediyoruz. İş Web3’ü sunduğu merkeziyetsiz finans ve DAO’lar gibi daha kompleks yapılarla içli dışlı olmaya gelince, ilgili teknoloji okuryazarlığından mahrum her bireyi dışarda bırakmaya teşne bir ekosistem olmaya doğru gidiyor. 

Web3 dünyasının ana akımlaşmasında en büyük rolü NFT’ler oynadı. Bu ana akımlaşma daha çok NFT’lerin davetkâr görsel dünyasıyla ilişkiliydi. Bu gelişmelerin Web3’ün vaatlerinin gerçekleşmesinde bir fark yaratması beklense de ArtTactic’in araştırması, durumun geleneksel sanat ve finans piyasasından farklı olmayan şekilde erkek egemen olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin, NFT sanat satışlarının sadece yüzde 5’in kadın sanatçılara gidiyor. Tek sorun toplumsal cinsiyet eşitsizliği de değil. Rapor aynı zamanda NFT sanatçılarının yalnızca yüzde 3 ila 6'sının Afrika ve Latin Amerika'daki ülkelerden olduğunu gösteriyor. Bu oran, kriptonun geleneksel yapılardan farklı olarak her kesim ve coğrafyadan gelen insanlara eşitlikçi bir yaklaşımla yaklaşacağı vaadini henüz yerine getiremediğini gösteriyor.

Öte yandan, geleneksel finansal sistemin, sanat piyasasının ve online platformların bize sunmakta başarısız olduğu erişimde, özgürlük, kapsayıcılık ve fırsat eşitliğinin sağlanması için hâlâ en iyi opsiyonumuzun Web3 olduğunu düşünüyorum. Ancak bunu yapabilmek için tasarım süreçlerinde toplumun her kesiminin düşünülmesine; erişilebilirlik ve anlaşılabilirliğin önceliklendirilmesine ihtiyacımız var. 

Web3 yaratıcılarının ve Web3 etrafındaki kültürün, 13 yıl önce başlayan demokratikleşme, erişim kolaylığı ve eşitliği vaadini yerine getirebilmesi için önünde duran en önemli engel sanırım bu. Nitekim daha yolun başındayız; Web3 etrafında daha kapsayıcı bir dil, kültür ve teknoloji oluşturmak hâlâ elimizde. Bu otoritelerden kurtulup özgürleşebilmemiz ve Web3’ün bize sağladığı avantajlardan yararlanabilmemiz için sanıyorum bize düşen görev öncelikle bu dünyaya olan mesafe ve çekincelerimizden sıyrılmaya çabalamak olacak.

Previous
Previous

Teknoloji Sadece Teknoloji Değildir

Next
Next

Spekülasyon ve Hype’ları Değil, Bilgiyi Arıyoruz