Röportaj: Jantine Derksen | TZ Connect
Röportaj: Sude Orhan
Tezos ekosistemini daha ileri taşımak üzere komüniteye değer katarak birlikte büyümeyi hedefleyen ve bu doğrultuda projeler geliştiren TZ Connect radarımızda. Berlin’e bağlanıyoruz. Jantine Derksen, beş sorumuzun cevabını 15 dakikada veriyor.
Jantine, neden Tezos?
Bu soruna iki farklı açıyla cevap vereceğim. İlk olarak teknoloji tarafından ele alacak olursak… Tezos, sanatın Web3 ile adaptasyonundaki öncü Proof of Stake blokzincirlerinden biri. Bunda öncü olması insanların çevresel etkiyi ne kadar önemsediğini göstermesi bakımından önemli ve mutluluk verici. Çünkü enerji verimliliğini de ön planda tutuyor. Diğer taraftan, kendi kendini değiştirebilen bir blokzincir, ki bu protokolün zaman içinde yükseltilebileceği anlamına da geliyor.
Tezos’un oylama mekanizmalarında genellikle, protokolün de gelişmesine imkan sağlayan bir konsensüs oluyor. Teknoloji zamana ayak uydurarak git gide daha da gelişiyor. Bu sebeple insanları güvenli hissettiren bir blokzincir olduğunu düşünüyorum. Komünite perspektifinden bakıldığındaysa… Sanatçıların Tezos’u bu denli benimsemeleri çok güzel çünkü bu blokzincir, sanatçıyı ve sanatı ön planda tutan birçok pazar yerine sahip. Bunlardan en büyüğü ve öncüsü Hic et Nunc. Hic et Nunc’da ve diğer pazar yerlerinde ‘bottom-up’ bir adaptasyon görüyoruz ki ‘top-down’ yerine bu yaklaşımı görmek muhteşem. Tezos, blokzincirdeki sanat sahnesinde bu yaklaşımın yolunu çok güzel açıyor.
Klişe bir soru olarak; sen blokzincire nasıl girdin?
2012’de Madrid’de yaşarken oradaki ekonomik kriz beni dünyadaki ekonomik sistem üzerine düşünmeye itti. 2013’te Hollanda’ya döndüğümde ev arkadaşlarım (yazılımcılardı) beni blokzincirle tanıştırdı. Onlara finans sistemi hakkındaki görüşlerimi açtığımda bana, “Bitcoin’den haberdar mısın?” diye sordular. Kendilerinin aracılığıyla ‘rabbit hole’e girişimi yapmış bulundum. Malum, Bitcoin söz konusu finansal krizdeki birçok ekonomik probleme dikkat çekiyor(du).
Tezos ekosisteminde olmanın zor yanları neler?
Bu noktada, yalnızca Tezos özelinde değil, genel olarak blokzincirde zorluklar olduğunu belirtmem gerekiyor. Yani, Tezos’ta görünen zorluklara blokzincirin diğer alanlarında da rastlayabiliyorsunuz. Günün sonunda, yeni keşfettiğimiz bir teknolojiden bahsediyoruz. Onu kullanabilmek için, neyin mümkün olduğunu keşfetmek, iyice araştırmak gerekiyor. Ben yıllardır blokzincirdeyim; ‘cüzdan’, ‘işlem’ gibi terimlerin burada ne anlama geldiğini biliyorum. İnsanlar genellikle bu teknoloji için ‘yeni internet’ tabirini kullanıyor. Bu şekilde tanımlamalarının nedeni, henüz keşfetmedikleri bir teknolojinin başlangıcında olmamız. Oysa ekosistemi keşfetmek istiyorsanız, neyin nasıl çalıştığı konusunda yeterince meraklı olmanız yeterli.
TZ Connect’i senden dinlemek istiyorum… Neler oluyor?
TZ Connect’te asıl hedef Tezos ekosistemini daha ileriye taşımak. Tezos, açık kaynaklı bir ekosistem. Yaratılan bir ürünü başka biri gelip geliştirebiliyor. Yaratılan şeyler açık kaynaklı. Bu benim için çok önemli. Çünkü esasen ekosistemin gelişmesi için çalışılıyor.
TZ Connect, bu bağlamda bir taraftan ekosisteme değer katan ilkeler yaratırken diğer taraftan ekosistemde gerekli görülen yerlerde koordinasyonu sağlıyor. Örneğin küresel hackaton’ların koordinasyonuna yardımcı oluyor. Dijital ve gerçek dünya arasında köprü kurmaya aracı oluyor. Kültür ve sanat alanına çok ilgili; yapılan işleri anlatmak üzere bu alanlarla diyalog hâlinde kalıyor. Bu iletişimi yalnızca kişiler bazında değil, enstitüler, organizasyonlar, kooperatifler çapında da sürüyor.
Tezos’a ilgili olan ve bu ekosistemde bir şey inşa etmeye hevesli her kanalla temasta kalmaya çalışılıyor. Projelerin, yalnızca kültür-sanata değil, müzik, oyun gibi diğer sektörlere de odaklanması ve yayılması hedefleniyor. Blokzincire olan ilgilerinin ve bu ağda bir şey üretebilecek potansiyellerinin görülmesi hâlinde, kendilerine projeler yazılıyor, programlar kurgulanıyor.
Örneğin, kültür alanında yapılan son proje: ‘Web3 for the Art & Culture Program’. Bu proje kapsamında şu anda dokuz farklı enstitüyle çalışılıyor, bilgi alışverişi yapılıyor. Programla gerçekleşecek bir hackathon ile sanat dünyasının ihtiyaçlarına dikkat çeken açık kaynaklı bir proje yaratılması hedefleniyor.
Son olarak, tamamen komüniteye odaklanan Despace’nin lansmanı yeni yapıldı. Bir süredir, topluluğun ihtiyaçlarının ne olduğunu, onlara ne sunabileceğimizi merak ediyorduk. Vardığımız sonuç, Web3 ekosisteminde önünde sonunda, insanları bir araya getirecek bir alana ihtiyaç duyulduğu oldu. Despace’i komünite için bir alan olarak hayal ettik. Berlin’deki ofisimizin altındaki katta yer alıyor. Burayı, Web3’ü keşfetmek, fikirleri eyleme dökmek, kişilerle bağ kurmak ve projeleri inşa etmek için kullanılacak bir buluşma noktası olarak hayal edebilirsiniz.
Peki, bu durumda ne kadar merkeziyetsizsiniz?
Güzel soru... Despace’de etkinliklere, sergilere odaklanılacak. Ayrıca küçük bir hibe programımız ve residency program’ımız var. Gelecekte bu alanın kendi kendine sürdürülebilir olmasını istiyoruz. Yani buraya komünitenin kendisi tarafından şekil verilmesini ve rehberlik edilmesini hedefliyoruz. Bu noktada filmi biraz geri saracağım. Ben DAO’lara katılmaya 2019’da başladım. O zamanlardan beri gözlemlediğim bir şey var: Bir projeyi başından merkeziyetsiz yaptığınızda her zaman en iyi sonucu alamıyorsunuz. Çünkü gittiği yön net olmuyor. “Burada bir alan var. Herhangi bir kürasyonu yok. Ne yapacağımıza yolda karar veririz.” dediğinizde işler kaotik bir hâl alabiliyor. Zira DAO’larda maksimum verimi çok iyi bir vizyonunuz, misyonunuz ve kültürünüzün olması hâlinde alıyorsunuz. Koyduğunuz kuralların koordinasyonu ve gruplaşmaları çok iyi ayarlayabilmesi gerekiyor. Ancak bu şekilde dağıtılmış ve merkezsiz kararları sağlıklı şekilde alabiliyorsunuz. Despace’i de bu misyonla teşvik edeceğiz. Bu sayede DAO olmayı, deneyler yapmayı keşfedeceğiz. Çünkü sahip olduğunuz teknolojiyi ve blokzinciri keşfederken aynı zamanda deney yapıyorsunuz.