Odak: Blokzincir | Blokzincirler Şehir Olsaydı? Solana, Avalanche, NEAR

Yazar: Görkem Bereket

 

Önceki yazımda blokzincirleri şehirlere benzetmenin neden pek yerinde bir iş olduğundan girip, Ethereum ve Ethereum üzerine kurulu Layer’lardan (katmanlardan) çıkmıştım. Haseeb Qureshi, Ethereum’u Manhattan, New York’a, Layer 2’leriyse buradaki gökdelenlere benzetmiş, ben ise Levent, İstanbul’u uygun görmüştüm.

Bu yazımdaysa diğer blokzincirlere ve birlikte işlerlik ağları (interoperability networks) çözümlerine yoğunlaşacağım.

Polkadot ve Cosmos gibi ağlar, yazılımcılar için yazılım geliştirme kitleri (SDK) sunarak, üzerinde çalıştıkları uygulamalara tahsisli blokzincir kurma fırsatı yaratıyor. Böylece söz konusu bu blokzincir sadece bir uygulamayı çalıştırmak üzerine var oluyor. Geliştirilen bu blokzincirler dağıtım sistemleriyle (routing system) birbirine bağlanıyor. Bu işi Polkadot üzerinde Relay Chain, Cosmos üzerindeyse Cosmos Hub yapıyor.

Belirli uygulamalar için yaratılan bu ağları, belirli bir işlevi yerine getirmek için kurulan ilçelere ya da şehirlere benzetebiliriz. Şöyle hayal edin: bir bölgede seyahat ediyorsunuz ve önünüze madenciliğin güçlü olduğu bir ilçe çıkıyor. Biraz sonra ayçiçeği üretimine yoğunlaşan bir ilçe görüyorsunuz. Hemen ardından, ihraç fazlası tekstil ürünleriyle dolu başka bir ilçe... Bu ilçeleri içinde barındıran, belirli sistemleri geliştiren ve arasındaki altyapı sorunlarıyla ilgilenen şehrin belediyesi ve valiliği ise, bizim dağıtım sistemimiz oluyor. Ben buraları Trakya’ya az biraz benzetiyorum. Babaeski civarındaki kömür santrali, Lüleburgaz ve Çorlu’daki tekstil ve cam fabrikaları, Hayrabolu’daki un ve yem fabrikaları bana bu modeli anımsatıyor. 

Bütün bu ilçeler otoyollarla birbirine bağlı olsa da, büyük yatırımlar alsa da, arkalarında belli endüstriler bulunsa da, ekonominin ve artan iş gücünün aslan payını bu ilçeler almıyor. Büyüyen nüfusun ve gelişen ekonomik aktivitelerin gereksinimlerini karşılamak için ihtiyaç duyulan ekosistem ufak ilçelerden daha fazlasına ihtiyaç duyuyor.

Diğer Blokzincirler: Solana, Avalanche ve NEAR

Ethereum, Polkadot ve Cosmos zincirlerini basitçe açıkladık. Şehir ve blokzincir örnekleriyle son zamanlarda iki tarafta da iyice artan talepleri dengelemek için nasıl bir altyapı geliştirildiğini inceledik. Devasa şehirlerden, nüfus yoğunluğundan ve kalabalığı dar bir alana doldurmak için yapılan gökdelenlerden, ekonomik aktiviteyi geliştirmek için belirli endüstrilere ve sanayilere hizmet eden ilçelerden bahsettik. Peki ya Levent’te gökdelenle yetinmek istemeyen ya da ilçelerdeki ekonomik aktivitenin ihtiyaçlarına cevap veremedeğini düşünen diğer blokzincirler ne yapıyor? Yeni yerler buluyorlar. İşte Solana, Avalanche ve NEAR tam olarak bunu yapıyor.

Yeni bir şehir inşa ettiğinizde başka bir şehirde hâlihazırda yer alan birçok altyapı elementini kopyalamak zorundasınız. Örneğin yol, hastane, okul, karakol, park gibi hizmetler olmazsa olmaz. 

İşte Layer 1 inşa eden diğer blokzincirler de buna benzer şekilde blok gezgini (block explorer), yasal parayla ödeme sistemi (fiat onramp), otomatik piyasa yapıcılar (AMM) ve NFT pazar yerleri (NFT marketplace) inşa etmek zorunda. İlk bakışta ihtiyaç fazlası gibi duran bu özellikler aslında Layer 1 blokzincirler için olmazsa olmaz.

Yeni bir şehir inşa etmenin avantajlarına gelirsek… Eskiden yapılan hatalardan ders alıp yeniyi daha güzel yapma şansınız var. Örneğin Solana için İzmir diyebiliriz. İstanbul, Levent’e göre çok daha ucuz, hava daha güzel, büyük ve genişlemeye uygun. Kentleşmesi bir tık daha planlı. Levent’teki ‘decentralization’ takıntısı burada yok. Mobil uygulamanızı ya da iş yerinizi buraya alabilir, 10 dakika içinde NFT’lerinizi piyasaya sürebilirsiniz. Evet belki Levent gibi ‘hip’ ve iş odaklı değil. Fakat oyunların ve NFT pazar yerlerinin bu tarz konumlardan ziyade, kendilerini çok önemsemeyen alanlarda yer almaları daha kolay olabilir.

Peki, Avalanche için Ümraniye diyebilir miyiz? Levent olmaya çalışıyor fakat daha ucuz, daha yeni ve daha agresif. Finans ve iş dünyasına yönelik geliştirdiği planlamayla güçlü bir rakip olarak şahlanmak üzere.

NEAR’ı ise şahsen Kadıköy’e benzetiyorum. Web3’ün havalı çocukları burada takılmaya başladı. Belli bir ideal ve değerler bütünü var. Sanki, Ethereum 3.0’ın yapmaya çalıştığı işleri tabiri caizse kurtarılmış bir bölgede kendileri yaratıyor gibiler.

Bu benzetmeler elbette tamamıyla doğru olmayabilir ve birçok yanlışı barındırabilir. Fakat Haseeb Qureshi'nin kullandığı benzetmeler meseleyi kavramak için harika bir giriş kılavuzu. Bütün bu şehirler ve ilçelerle ilgili en önemli nokta, hepsinin bir iş yapmak için alan sunuyor olması dışında belirli karakterlere bürünmesi. Hepsinin kendi değerleri, kendi yönetim biçimleri ve politik duruşları var. Tümü farklı endüstrileri, farklı insan tiplerini kendine çekiyor.

Blokzincirlerle ilgili en sevdiğim nokta da bu. Hepsi kendi kültürünü oluşturuyor. Çünkü daha önce ne demiştik? Eğer tarafsızsa teknoloji değildir.

Previous
Previous

Odak: NFT Summit İstanbul 2022

Next
Next

Röportaj: Jantine Derksen | TZ Connect