Röportaj: Burçak Ünsal
Röportaj: Sude Orhan
Her şeyin anonim ve regülasyonlardan muaf olduğu bir alanda hukuk nasıl olacak? NFT Summit Istanbul 2022’de, Avukat Burçak Ünsal’a soruyoruz.
Burçak Bey, NFT ne değildir?
Satın alan kişinin üzerinde hak tesis ettiği içeriğin kendisi değildir. Onu satın alan kişinin üzerinde hak tesis ettiği sanatın mülkiyeti değildir. Onu satın alan kişinin hak tesis ettiği bir görselin, koleksiyon eserinin veya bir oyun unsurunun yüzde yüz mülkiyeti ve bunun ticarileştirme hakkı değildir. Ama NFT maalesef bir ‘security token’ durumuna düşebileceği gibi sadece ve sadece emtia olarak da değer kazanabilir. Altında yatan nevi şahsına münhasır kıymetin üstünde bazı haklar veren bir akıllı sözleşme ve dijital sergi kalır.
Nedir bu ‘security token’ sorunu?
Security token sorunu şudur: Eğer token projesinin finansmanını ön satım ile yapıyorsanız, ücretli yapılan şeylerden elde edilen geliri bu projenin, teknolojinin, platformun, oyunun geliştirilmesi için kullanıyorsanız veya ortaya çıkan token’ı insanlara bir yatırım sözleşmesi, bir yatırım aracı gibi lanse ediyorsanız, insanlar bu tohumlara yatırım amaçlı girip satın alıp ondan sonra bundan bir kar beklentisi içine giriyorsa ya da token veya NFT’yi çıkartıp sonra bunun lisansından elde edilen geliri sizlere dağıtacağız diyorsanız, yani bir gelir akışı yaratıyorsanız veya gidip bunu borsalara listeleyiporadaki değer artışından kaynaklı gelir pozisyonun içine giriyorsanız bu token’lar, genelde sermaye piyasası mevzuatına tabi olabiliyor. Ben de bugün konuşmamda Amerika’da sermaye piyasaları düzenleyen kurumun, özellikle oyunda elde edilen mülklere ya da token’lara ilişkin verdiği iki tane karar üzerinde niye bu NFT’leri sermaye piyasası mevzuatı dışında değerlendirdiğini anlattım. Diğer bir deyişle bu konuda en sert yorumları yapan enstitü olan Amerika'nın federal düzenleyici kurumuaslında iki tane oyun NFT’sine eylemsizlik kararı verdi. Yani haklarında bir takibat başlatmadı ve sermaye piyasaları mevzuatın dışındasınız dedi. Bu iyi haber. Ama bu kararı alırken nelere baktığını ve hangi testleri yaptığını anlattı. İşte o testlere uyabilmek çok kolay değil.
Peki DAO perspektifinden baktığımız zaman; her şeyin anonim ve regülasyonlardan muaf olduğu bir alanda hukuk nasıl olacak? Kim, kimi nasıl denetleyecek? Düşündüğümüz zaman her şeyin serbest olması sürdürülebilir mi?
Bir kere DAO dediğimiz şey veya DAO olduğu iddia edilen şey her zaman DAO olmuyor. “DAO nedir?” sorusunun cevabını vermek de hiç kolay değil. Çünkü bu konuyla ilgili pozitif bir mevzuat yok. Şu an Amerika’da, Malta’da, İsviçre'de, Japonya’da da “DAO nedir?” sorusunun cevabı verilemiyor. Ayrıca bugün itibarıyla DAO ile ilgili bir mahkeme kararı veya bir düzenleyici kurum kararı da yok. Hakkında hukuki regülatif anlamda bir indikatif olmayan bir şeye dair bugünden “DAO şudur” dememiz çok kolay değil. Ama DAO olmasını ümit edebileceğimiz veya DAO olduğunu iddia edebileceğimiz bazı yapılar kurabiliriz, bu imkansız değil. Diyelim ki biz DAO olma durumunu elde ettik, gerçekten kurduk. Amerika'nın Wyoming eyaletinde DAO kurarak bunu kayıt eden girişimler, oyunlar, projeler var. Ama mesela Wyoming fakir bir eyalet. Bunlar, buradaki kişilerin DAO’lardan kaynaklı geliri elde edebilmek için getirdikleri birtakım düzenlemeler. Fakat federal seviyede de böyle bir şey olmadığı için alıp bunu New York’a gittiğiniz zaman oradaki düzenleyici kurumun da buna aynı seviyede bakacağı da garanti değil. Ama yine de yapan var mı, var. Bunlardan hareketle biz DAO kurabiliyor muyuz? Kuramıyoruz diyemeyiz. Ama DAO’nun kurulabilmiş olması yine de mevzuattan olunacağı anlamına gelmez çünkü DAO da olsanız çıkartılacak olan token hakikaten de birden fazla mevzuatı ihlal ediyor olabilir. Bunlar mesela; Kuzey Kore, Libya, İran ve özellikle Rusya gibi, Avrupa'nın ve ABD’nin ticari kısıtlamalarına tabi olan ülkelerle bunun ticaretinin yapılması, buradan elde edilen gelirin nevi değiştirerek oraya bir akış sağlanması olabilir.
Diğer bir deyişle; ticari kısıtlamaların etrafındaki mevzuatı asma amacına sahip olması… Bunu, DAO da olsa, söz konusu proje ihlal ediyor olabilir. Ayrıca terör finansmanı için kullanılıyor olabilir. Kara para aklamanın önlenmesine ilişkin mevzuatı deliyor olabilir. KYC gerekliliklerine uymuyor olabilir. Sermaye piyasaları mevzuatına giriyor olabilir. Çıkartılan şey bazı ülkelerin ve bankacılık mevzuatı çerçevesinde yasaklı veya lisansa tabi bir ürün olabilir. Örneğin ödeme veya sigorta sistemleri gibi…
Peki ülkeler regülasyon konusunda kararlı mı, ne yapacaklar?
Ülkeler kararlı. Zaten dünyada birçok ülkede bunun regülasyonu ve lisansı var. New York'ta mesela… Blokzincir üzerinde çıkartılan kripto kıymetlerin, dijital kıymetlerin veya bu dijital kıymetlerin üzerinde takas edildiği borsaların hepsinin lisansı var, hepsi lisansa tabi. Bizde yok, olmasını bekliyoruz.
Bizde regülasyonların ne zaman gelebileceğine dair bir ön görünüz var mı?
Maalesef tam bir öngörü yok ama bu senenin sonundan önce olacağını tahmin etmiyorum. Çünkü hala görüşler toplanıyor ve toplanan görüşler birbirinden farklı. Su an taslak diye bizim esas aldığımız metin asgari bir yeterlikten çok uzak.
Bu noktada, bizde regülasyon olmaması nasıl fırsatlar doğuruyor? Kötü amaçlı insanlar için nasıl yollar açıyor?
Biliyorsunuz Thodex olayında regülasyonun olmaması iyi borsayla kötü borsa ayrımını yapamamamıza sebebiyet verdi. Teknik, idari ve finansal asgari standartların aynı bankalar, finans kurumları, ödeme şirketleri veya kredi kartı saklama kurumları gibi var olan lisans ve idari organizasyonel hukuki ve finansal asgari şartların olmamasından kaynaklandı. Bir taraftan bunları yerine getiren çok büyük, yüzde 100 türk sermayeli veya yabancı sermayeli lisanslı güvenilir borsalar varken bir taraftan da bu bahsettiğimiz dolandırıcılar var. Bir kere bu, haksız bir rekabet teşkil ediyor. İkincisi zaten mikro yatırımcı haline gelmiş olan öğrencilerin, emeklilerin, üç kuruş parasını oraya koyanların yatırımını kaybetmesi potansiyelini artırıyor. Ayrıca regülasyon eksikliği, borsalar haricinde de bizim, az önce ifade ettiğim ve diğer ülkelerin mahkeme kararlarında mevzuatlarına ve düzenleyici kurum kararlarına dayandırdığım token kategorizasyonunu ve tanımlamasını yapamamamıza yol açıyor. Yani biz bugün Türkiye’de belli bir mevzuata veya düzenleyici kurum kararına atıfta bulunarak şu token ‘security token’dır, bu token ‘utility token’dır, şu token ‘emtia gibi kabul edilebilir' diyemez durumdayız.
NFT projelerini kurgularken, projelendirirken ve özellikle pazarlarken kullanılan dil ne derece önemli?
Çok önemli bir soru çünkü projenin en başta bu konuya hakim bir hukukçu ile entegre bir şekilde tasarlanması gerekiyor. Diyelim ki buna karar verdiniz; pazar yeriniz, topluluk yöneticiniz, yazılımcınız ve finansörünüz var… Artık düğmeye basacaksınız. Düğmeye basmadan önce mutlaka hem bu grupların birbirleri arasındaki hakları ve menfaatleri düzenlemek hem de yapılacak olan projenin potansiyel olarak dokunacağı hukuki alanlara işaret edebilmek, düzenleyebilmek ve gereğini yapabilmek için ehil bir hukukçu ile mutlaka proje takımının parçası olarak çalışmanız gerekiyor. Bu çok önemli.
Çünkü bu tip projelerde dediğiniz gibi, dil çok önemli. Şimdi pazarlama materyalleri içinde gelir vaat etmek, onu bir yatırım aracıymış gibi lanse etmek, ondan sonra yazılı ve yazılı olmayan dokümanlarınızda “Gel hep beraber zengin olacağız!” gibi bir ifade kullanmak, daha cazip kılabilmek için birtakım şeyler söylemek veya projeyi en baştan bu şekilde dizayn etmek yanlış. Yaratıcı, içerik geliştiricisidir. Bu zaten Türkiye’de de fikri ve sanat eserleri hakkındaki bir kanunumuzdur. Eser değilse bile bunun bir müellifi yani yaratıcısı, yazarı var. Mesela şu yaptığımız görüşmenin temize çekilmesi yayınlanması size ait, ama bu konuştuklarımız bana ait. Demek ki bununla ilgili ne yapmamız lazım, benden kullanabilir miyim diye onay almak gerekiyor. İşte burada mesela bu ses kaydının kendisinin hakkı şu anda bize ait. Bunu NFT’leştirip satmanız, bunun üstündeki yayın hakkını devrettiğiniz anlamına gelmiyor.
Mesela Merkezsiz olarak, bültenlerimizin kapaklarını genellikle NFT olarak satın alıyoruz, ancak kapağa taşımadan önce sanatçıya mutlaka soruyoruz. Bu kibarlık mı yoksa yapmamız gereken bir şey mi?
Yapmanız gereken bir şey. Bazen kibar olmak da sizi hukuken koruyabilir. Kapağınıza taşıdığınız eserleri NFT olarak satın almış bile olsanız onu tişörte basamazsınız. Bunu ancak hakkını alırsanız yapabilirsiniz. Özetle, elinizde bir izin kağıdı olması gerekiyor. “Ben bu NFT ile ürün hazırlanarak satılmasına ve gelirinin sizde kalmasına onay veriyorum veya şu şekilde paylaşmayı kabul ediyorum.” denmesi gerekiyor. Bu NFT ile verilmediği zaman siz alıp bunu tişörte basıp onu Amazon’da şurada burada satamazsınız.