Odak: NFT Summit İstanbul 2022
Yazar: Sude Orhan
Türkiye’nin ilk NFT zirvesi nasıl geçti?
Geçtiğimiz hafta sonu, yani 28-29 Mayıs 2022 tarihlerinde, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’ndaydım. Saat 09.00’dan itibaren, 18.00’a dek.
NFT Summit İstanbul, Meta Venture Fund tarafından, Web3 teknolojilerinin başlattığı dönüşümde Türkiye’nin daha fazla söz sahibi olabilmesini sağlamak amacıyla gerçekleşti. Programda bazen saatler kaysa ve konuşmacılardan bazıları aramıza katılamasa da, dolu bir içerik akışı vardı. Ben de 20’den fazla konuşmacı olduğu için enerjim ve vaktim yettiği kadarını dinleyebildim. Şimdi filmi geriye sarıyorum ve Cumartesi’ye dönüyorum.
Birinci gün, 28 Mayıs 2022.
Odağı ağırlıkla NFT olmakla birlikte, Web3’ün farklı disiplinlerini dallandıran zirvenin açılışında mikrofon ilk olarak, NFT’lerin fonksiyonel mantığına da giriş amacıyla olsa gerek, token ekonomisi uzmanlarına uzatılıyor.
Ancak hemen öncesinde, Meta Venture Fund Co-Founder’ı Oltaç Ünsal, değişen dünyaya adapte olma sürecimizden yola çıkarak, zirvenin amacına ve bizi bekleyen sürprizlere değiniyor. NFT’nin ne olduğunu sorgulayarak, “Komünite mi? Sanat mı?” sorularını soruyor ve bu zirvenin asıl amacının, bilgi ve deneyim aktarmak olduğunun altını çiziyor.
Ve bize iki yeni sürprizi açıklıyor: Yeni bir fon anlayışı olarak kurgulanan Solidarity Equity Token ve Polygon ile ön protokol.
Akabinde, konuşmalar başlıyor.
Tüm zirveye dönüp baktığımda en verimli konuşmalardan birinin, ilki olduğunu fark ediyorum. Yani, Firefly’ın Chief Analytics Officer’ı Taylan Yıldız’a verilen 10 dakikanın. Yıldız, ‘İdeal demokrasi nedir?’ sorusundan hareketle DAO tanımına ve merkeziyetsiz sistemlere hızlı bir giriş yapıyor: “DAO’nun şirketleri daha transparan şekilde yönetme yeteneği, demokraside de kullanılabilir.” diyor.
Ardından, Avalanche Foundation Executive Director’ı Dr. Aytunç Yıldızlı, token ekonomisine, ‘Token nedir?’, ‘DeFi’ 'Equity vs. Token’ başlıklarına sahip sunumuyla giriş yapıyor. Gerçekten harika bir Cumartesi sabahı. Saat 10 civarı, tamamen açık bir zihinle, ‘hisse senedi’, ‘emtia’, ‘para' gibi kavramların sağlamasını alıyoruz.
Sunum bittikten sonra mikrofonu yine Ünsal devralıyor ve ‘Web3, Blockchain and Gaming - How and Where to Get Started’ başlıklı panel başlıyor. Konuşmacılar arasında Bunker Buz’dan Jon Hook, Infinite Arcade’den Ekin Eriş, Volt Games Co-Founder’ı Gonçalo Banha, My Little Planet CEO’su Aleksandr Nechaev ve Troy Gaming’den Emel Bilge Çınar olması ön görülüyor ancak maalesef, merakla beklediğim Jon Hook panele katılamıyor, Zoom’dan bağlanarak özür diliyor.
Konuşmacılar projelerini anlattıktan sonra kendilerine 2023 ön görüleri soruluyor. Bu noktada Emel Bilge Çınar, önümüzdeki yıl regülasyonlardan sıklıkla bahsedeceğimizin notunu düşüyor.
Saat 13.30. Colborn Bell, kurucusu olduğu Museum of Crypro Art’a dair, verilere dayanan kreatif bir sunum yapıyor. Müzenin katlarını, odalarını, kürasyon mantığını, pazarlama stratejisini anlatıyor.
Birinci günde son olarak Direcon kurucusu Buğra Kaan Ayaz, CyberGens’den Özhan Dönder ve coniun.io kurucu ortağı Okan Uçkun’un ‘Sold Out Collections’ isimli paneline giriyorum. O esnada, Web3’deki anonimlik kavramının da üzerinde duruluyor. Uçkun, “Web2’de müşterilerinizi seçebiliyorsunuz. Web3’teyse herkes anonim. NFT üreticisiyseniz ancak Whitelist ya da Airdrop dağıtabiliyorsunuz.” diyor. Akabinde, dinleyicilerden gelen sorularla birlikte ‘dox’ teriminin anonimlik açısından ne kadar güvenli olduğu tartışılıyor. Sanıyorum pek sübjektif bir kavram olduğundan, güvenlik fonksiyonuna dair bir neticeye varılamıyor.
İlk günü noktalıyorum.
29 Mayıs 2022, Pazar.
Fuaye alanına 09.20’de giriş yapıyorum. Standların kurulumu hala sürüyor. Bugünü dünden ayıran ilk özellikler, katılımcı sayısının azlığı ve Türk konuşmacıların sunumlarına, dinleyicilerine yönelttiği “Türkçe mi devam edelim, İngilizce mi?” ve “Kimler İngilizce biliyor?” sorularıyla başlamaları oluyor.
Açılışı Chainlink’ten Elif Hilal Umucu yapıyor. 10 yaşından beri günlük tuttuğunu ve kriptografi hikayesinin bununla başladığını belirten Umucu, o yaşlarda yazılarını şifreleyerek yazmak için 93 simge ve 32 harften oluşan bir alfabe geliştirdiğini anlatıyor. Umucu bu alfabe sayesinde kriptografi bilimine giriş yaptığını ve teknolojiye yakınlaştığını ekliyor. 10 dakika süren zaman yolcuğunu “Blokzincirin en muhteşem yanı, veriyi hem saklayıp hem onu yönetebilmeyi öğretmesi.” notuyla sonlandırıyor.
Sonrasında Avukat Burçak Ünsal akıllı sözleşmelerin, DAO’ların ve NFT’lerin hukuki boyutlarına değiniyor. Herkesin anonim ve regülasyonlardan muaf olduğu bu ekosistemde, bir hukukçudan görüş almak oldukça kıymetli. Dolayısıyla Ünsal’a verilen 15 dakikanın, ikinci günün en ilginç anlarından olacağını hissediyorum. Ünsal’ı konuşmanın sonunda yakalıyorum ve sorularımı daha detaylı bir şekilde soruyorum. Röportaja buradan ulaşabilirsiniz. Konuşmada da benzer konulara değiniyor.
Saat 11.00 civarı Lazzoni Kurucusu Efe Kababulut ve Cüneyt Özdemir sohbeti başlıyor.
Cüneyt Özdemir’in 26 Mart 2021 tarihinde attığı tweet, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nın devasa projeksiyon duvarında beliriyor. Konuşma, tweet’in hikayesiyle ve amacıyla (bağış) başlıyor. O zaman yaşanan kafa karışıklığıyla doğruluğu pek sorgulanmayan tweet içeriğinin, her NFT bir sanat eseri olmadığı için şu an kısmen yanlış olabileceğini düşünüyorum. Ama içimden. Çünkü konuşma hararetle devam ediyor: Özdemir,“NFT şu an bir bıçak gibi. Onunla ekmek mi keseceğiz, yoksa kendimizi mi? Bu teknolojiyi nasıl kullanacağımız çok önemli. Mesela çoğu insan NFT’leriyle, token’larıyla kumar oynuyor.” diyor.
Konu hazır NFT iken, Özdemir ayrıca kendi medyasını finanse etmek için Opensea’de açtığı ‘CUNTF-Zorunda Miyim?’ isimli koleksiyonuna da değiniyor. Şu anda 12 parçadan oluşan ve 0.25 ETH taban fiyatına sahip koleksiyonun başarılı olmadığını ve denemeye devam etmeleri gerektiğini belirtiyor.
Bu sohbetten sonra ana salon maratonuna ara veriyorum. Geri döndüğümde, müziğin blokzincirdeki yerine değinmek üzere sahneye davet edilen The Spicy Music Managing Director’ı George Stampolis, müziğin tarihini anlattığı konuşmasını 25 dakika sürdürüyor ve müziğin Web3 ile temasına 23. dakikada değiniyor. Hikaye “Dijital devrimde yaşanan bu gelişmelerden sonra belki de çok uzun zaman sonra ilk kez sanatçıyla birebir iletişime geçme fırsatına sahip oluyoruz.” sözleriyle sonlanıyor…
…ve gün, influencer’ların Web3 ile adaptasyonuna aracı olan Inflow Token sunumuyla ve Efe Bulduk’un bizi bekleyen gıda ve enerji krizine dair konuşmasıyla devam ediyor.
Rızacan Kumaş, fotoğrafın NFT dünyasındaki yerine dair kısa bir retrospektif sunuyor. Tabii, geleceğine de değiniyor. Ağustos’ta başlayan ‘hype’la fotoğrafın NFT’de önemli bir araç haline geldiğini; koleksiyonerlerin fotoğrafı kabullenmeye başladığını belirtiyor.
Kumaş, “Eskiden fotoğraflarla dünyayı değiştiriyorduk. Savaş başlatıp savaş bitiren fotoğraflar var. Fotoğrafın dünyadaki propaganda değerinin ne kadar güçlü olduğunun farkındayız. Daha fazla toplu kabullenmeyle, NFT de daha büyük yerlere gidecek. Dünyaca ünlü fotoğrafçılar NFT’ye yöneliyor. Dünyanın en önemli fotoğraf ajansı Magnum, fotoğrafçılarını NFT’ye entegre etmeye başladı. Fotoğraf artık NFT içinde durdurulamaz bir hale geldi. Blokzincir üzerinde sadece fotoğrafa odaklanan müzeler, galeriler açılacak.” diyor ve ekliyor: “Fotoğraf NFT’yi değiştirdiği gibi, NFT de fotoğrafı değiştiriyor.”
Saat 14.00’a yaklaşırken ‘Genderfree Chain’ konulu’ panelde mikrofon, Istanbul Blockchain Women Association Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Güven, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Başak Burcu Yiğit, Kurucu Üye Dr. Çağla Gül Şenkardeş, Kurucu ve Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Arsan’da. Panelde ‘cryptofeminism’ ve ‘sustchain' terimleri açılıyor; DAO’ların ekosisteme neler getireceğine dair konuşmalar yapılıyor. Cryptofeminism konusunda Dr. Çağla Gül Şenkardeş’in, “En iyi 10 metaverse platformunun kurucularına baktığınızda tek bir kadın bile göremiyorsunuz. Bugün burada bu problem için savaşıyoruz.” notu dikkat çekiyor. Konuşmadan aldığım notlar beraberinde Istanbul Blockchain Women ile yapacağımız röportajı önümüzdeki haftalarda burada okuyabilirsiniz.
Ve pilim bitiyor.
Sébastien Borget ve Simon Morris’in konuşmalarını kaçırdığım için kendime epey kızıyorum. Neyse ki Borget ile birkaç gün sonra Sandbox’ın Türkiye lansmanında konuşma fırsatım oluyor.
Türkiye’de gerçekleşen ilk NFT zirvesinde dikkat çeken başlıklar bu şekildeydi. Fakat Web3’e dair detaylı konuların işlendiği zirvenin başlığı ‘NFT’ye hapsedilmese kafalar daha az karışabilirdi sanıyorum. Zira üç ekrandan oluşan NFT ‘sergisi’, zirveye katılan (ve katılmayan) birçok sanatçı tarafından da tepki çekti. Akıllarda ayrıca, giriş ücretinin pahalılığıyla ilgili birkaç soru baloncuğu daha kaldı. Nitekim NFT Summit Istanbul 2022’de 27 farklı ülkeden 947 kayıtlı katılımcı bir araya geldi. Türkiye’de böyle bir adım atılması memnuniyet verici.
Bakalım önümüzdeki sene bizi neler bekliyor… Regülasyonlar?