Odak: DAO | Yönetişim Modelleri 1

Yazar: Görkem Bereket

 

Daha önce farklı DAO türlerine göz attık ve DAO’ların hangi dikeylerde şekillendiğini özetledik. Farklı amaçlarla bir araya gelen bu DAO’ların nihai hedeflerini özetledik, bazı örneklerle genişlettik. 

Bu yazıda, DAO’lar içinde yer alan farklı yönetişim modellerine göz atmaya başlıyoruz.

Bildiğiniz üzere, DAO’lar blokzincir üzerindeki token’lar aracılığıyla oylama yaparak DAO’yu ilgilendiren meselelerle ilgili kararlar alıyorlar. Bu oylamaların yapılış şekliyse farklı mekanizmalarla işletiliyor. DAO’nun biçimine, amacına, paydaşların ihtiyaçlarına göre şekillenen bu mekanizmalar, akıllı kontratlar sayesinde işletiliyor ve üyeler kodun kanun olduğu bir yönetim biçimine dahil oluyor.

1T1V & 1P1V

En bilinen ve baskın olan yönetişim biçimi bir token, bir oy (1T1V). Burada kullanıcılar sahip oldukları token miktarı kadar oy hakkına sahip oluyorlar. Fakat bu beraberinde bazı sorunları da getiriyor. Örneğin küçük miktarlarda token’lara sahip olan kullanıcılar genellikle rasyonel bilgisizliğe itiliyorlar. Yani oylamadaki hakları çok düşük olduğu için DAO’yu ilgilendiren kararları okuyup vakit kaybedeceklerini ve oylamanın sonucunu değiştiremeyeceklerini düşünüyorlar. Bu da oylamanın genellikle merkezi bir yapıya dönüşmesine ve elindeki token miktarı yüksek küçük bir grubun çıkarlarına hizmet etmesine neden oluyor. Bunu önlemeye yönelik geliştirilen bir diğer mekanizma ise bir kişi, bir oy (1P1V). Adından da anlaşılabileceği üzere, token sayısından bağımsız her kişinin bir oy hakkı oluyor. Ne var ki herkes istediği kadar cüzdan açabileceği ve küçük miktarlarda tokenları bu cüzdanlar arası dağıtabileceği için birçok zaafı da içinde barındırıyor.

Karesel Oylama

Ethereum’un kurucularından Vitalik Buterin tarafından önerilen bu oylama biçimi 1T1V ve 1P1V arasında yer alıyor. Ana fikri bir konuya ne kadar inanıyorsan o kadar tokendan feragat etmekten geçiyor. Belirli bir teklif üzerine istediğiniz kadar oy kullanabiliyorsunuz. Fakat birinci oydan sonraki her bir oy, kendisinin karesi kadar token yakıyor. Kafalar mı karıştı? Örneğin, ilk oyunuz için 1 token harcıyorsunuz. İkinci oy için 2² yani 4 token, üçüncü oy için 3² yani 9 token ve örneğin onuncu oy için ise 100 token harcamanız gerekiyor. Böylece bir konuya ne kadar çok inanıyorsanız o kadar tokendan vazgeçmek zorunda kalıyorsunuz.

Bu oylama yöntemini kullanan en bilindik proje Gitcoin. Ethereum Foundation’dan (Ethereum Derneği) gelen bağışların hangi projeleri fonlayacağına dair oylamalar yapılıyor. Forumlarda farklı fikirleri ve teklifleri tartışan üyeler, beğendikleri projelere oy vererek hem ‘bağış’ yapmış oluyorlar hem de projelerin Ethereum Foundation’dan hibe almalarını sağlıyorlar. Buradaki en büyük zaafiyet ise yine önceki modellerde olduğu gibi sahte hesapların oylamayı manipüle edebilmesi. Bunun önüne geçmek için Gitcoin oylamada yer alan kullanıcılara puan dağıtarak merkeziyetsiz bir kimlik doğrulama sistemi geliştirmiş.

Akışkan Demokrasi

Rasyonel bilgisizlik çoğumuz için farkında olarak ya da olmayarak aldığımız bir karar olabilir. Zira gidip her önerinin, sunulan her kanun taslağının içeriğini okumak oldukça vakit kaybettirebilir. İşte bu yüzden fikrine ve konusunda uzmanlığına güvendiğimiz karar merciilerini seçmek hem daha etkili hem de daha verimli. Ne var ki tecrübe ettiğimiz üzere, bu karar merciileri aldıkları oy yetkilerini kendi çıkarlarına kullanabilir ya da öncesinde güvendiğimiz kadar bazı konuların uzmanları olmayabilirler. İşte bu durumda bu mekanizmaların denetlenmesi zaruri.

Akışkan demokrasi işte tam olarak bu sorunu çözüyor. Oyunuzu verdiğiniz bir delegeden memnun kalmadığınızda oyunuzu geri alıp başka bir delegeye atayabiliyorsunuz. Daha da enteresan olanı, belirli bir karar merciine uzmanlığından dolayı delege ettiğiniz bu oylar, bu kişi tarafından belirli bir konu üzerinde çalışan başka bir uzmana da aktarılabiliyor. Yani sizin oylarınızı alan uzman, sizin oy hakkınızı başka bir uzmanla paylaşabiliyor. İlk olarak DAO araçları üzerine çalışan Aragon tarafından geliştirilen bu modelin de oylamaları manipüle eden bazı rüşvet mekanizmaları ve gizli anlaşmalar gibi bazı dezavantajları var. Fakat doğru bir şekilde geliştirilirse ve uygulanabilirse, oy veren ve oy alan arasındaki ilişkileri düzenlemesi bakımından büyük gelecek vaat ediyor.

Holografik Mutabakat

İsmi kadar karmaşık ve ilginç bir mekanizma. İlk olarak DAOstack tarafından yönetişime olan ilgiyi artırmak için geliştirildi. Zira, DAO’lardaki en büyük problemlerden biri kullanıcıların birçok sebepten kaynaklanan ilgi ve motivasyon eksikliği. Küçük DAO’larda üyelerin çoğu başlarda aktif katılım gösterse de, DAO büyüdükçe ve yeni üyeler eklendikçe bu daha da öne çıkan bir sorun haline geliyor. Bu da DAO’ların ölçeklenebilirliğine yönelik soruları beraberinde getiriyor.

DAOstack ıste tam olarak bu soruna yönelerek, bir DAO mekanizmasının verimli bir formda çalışması için en önemli DAO tekliflerinin kolektif dikkati üzerine çekmesi gerektiğini teziyle geldi. Bunu sağlamak için ise tarihi yazıdan önceye giden bir mekanizmayı kullandı: kumar. Ekosistem içinde yer alan kullanıcılar GEN tokenina sahip oluyor. Ne var ki bu tokenla oylamalara katılamıyorlar. Oylamalar üzerinde bahis açarak bir teklifin kabul edilip edilmeyeceği üzerine iddiaya giriyorlar. Eğer teklif geçerse ve bahsiniz bu yöndeyse GEN token kazanıyor, teklif geçmezse token kaybediyorsunuz. Böylece DAO tekliflerine yönelik ilginiz size kar olarak geri dönebiliyor.

Ben şahsen bu mekanizmayı çok ilginç bulduğumdan bir tık daha açmak istiyorum. Oylama süreci üç aşamada işliyor:

  1. Teklif girişimleri: İtibar (rep) eşiğini (reputation threshold) geçebilen her kullanıcı bir öneri sunabiliyor.

  2. Tekliflerin geliştirilmesi: GEN tokenina sahip kullanıcılar oylamayı geçebileceklerine inandıkları tekliflere oy veriyorlar. Yeteri kadar oy alamayan teklifler yok sayılıyor ve bir sonraki aşamaya geçemiyor.

  3. Oylama sonuçları: Oy hakkına sahip kullanıcılar teklif üzerine oy kullanıyorlar. Eğer teklif geçerse, bir önceki aşamada olumlu oy kullanan token sahipleri GEN token kazanıyorlar. Eğer geçmezse tokenlarını kaybediyorlar.

Oldukça deneysel bir yöntem olmasından ötürü kafalarda bazı soru işaretleri bırakabilir. Örneğin, gerçekten değer barındıran teklifler mi oy alıyor yoksa popüler olmaya müsait olanları mı? Bahislerde oy kullanan kullanıcılar geçme ihtimali yüksek olan tekliflere oy verirken, geçmesi gereken bazı teklifler gölgede kalıyor mu? Bazı bahis yatırımcıları aynı zamanda teklif oylamasında da yer alabiliyor. Bu durumda ne kadar objektif kalabiliyorlar? İlerleyen zamanlarda belki bu konuyu daha da açarız ve üstüne yapılan araştırmaları derleriz.

DAO yönetişim modellerini önümüzdeki hafta inceleyeme devam edeceğiz. Gözünüz burada olsun.

Previous
Previous

Odak: DAO | Yönetişim Modelleri 2

Next
Next

Merkezsiz Seçkisi: Belgeseller