Odak: Merkezsiz, Web3 ve etki yolculuğuna çıkıyor!

Yazar: Duygu Kambur

 

Merkezsiz yarım yılını tamamlamak üzere. Bu zamana kadar nelerden bahsettik? Teknolojinin sadece teknoloji olmadığını; değerler sistemimizi, toplumla ve hayatla ilişkilenmemizi belirleyen politik bir süreç olduğunu paylaştık. NFT’lerin müzik, tasarım genel anlamda sanat ve eğlence dünyasını dönüştürüp yaratıcılarına daha adil bir sistem sunarken takipçilerine yatırımcı olma, inandıkları değerleri birebir destekleme fırsatı verdiğini söyledik. DAO’ların, daha eşitlikçi, adil, sivil örgütlenme biçimlerinin kolaylaştırıcıları olduğunu örneklerle aktardık. Genel anlamda merkeziyetsiz teknolojilerin sanat, tasarım, toplum ve iş dünyası ile kesişimindeki temel bilgileri aktarmaya çalıştık

Şimdi, Web3’ün temellerine dair çerçeve vermeye çalıştığımız yerin biraz daha ötesine geçerek bizi çok heyecanlandıran yeni bir içerik serisine başlıyoruz: etki ve Web3. Web3’ün sağladıkları ile toplumsal, kültürel, ekolojik ve finansal mekanizmalarda nasıl pozitif etki yaratabiliriz? sorusunun peşine düşüyoruz. 

Web3 teknolojileri merkeziyetsizlik, şeffaflık, veri kontrolü ve karar alma süreçlerini birey ve topluluklara vermesi gibi işlevleriyle, işlemeyen toplumsal mekanizmaları dönüştürmede kaldıraç etkisine sahip. Üstelik önceden de paylaştığımız üzere, i internetin hayatımıza girişiyle kıyasladığımızda benimsenme oranlarındaki benzerlik yaygın ve kökten bir kullanıma işaret ediyor. Ama, blokzincir, NFT, ReFi, DeFi, DAO gibi birçok merkeziyetsiz teknolojiler ve sistemler daha iyi dünya, daha iyi toplum, daha iyi ekonomi, daha iyi sanat, daha iyi tasarım, daha iyi iş hayatı yaratmak için büyük potansiyelleri içinde barındırsa da bunlar sadece araç, bizi otomatik olarak ‘iyiye’ götürmüyor. 

Kendini ‘blokzincir tabanlı organizasyonları tasarlamak, geliştirmek ve iyileştirmek için Web3 ilkeleriyle çalışan bir inovasyon ağı’ olarak tanımlayan Curve Labs, The Promises and Pitfalls of Regenerative Finance başlıklı makalesinde konuyu benzer bir açıdan ele alıyor: “Birçoğu (kişi, yapı), blokzincirlerin merkeziyetsiz olma özelliklerinin tekno-ütopik bir rüyadan başka bir şey olmadığını ve Web3'ün kaderinin öncekilerden (Web2 gibi) farklı olmayacağını söylüyor. Web3, vaat edilen merkeziyetsizlik ve demokrasinin ütopik değerlerini yerine getirmediği için eleştiriliyor. Ve fakat biz, blokzincirler ve DAO'ların merkezi olmayan teknolojiler oldukları için illa ki demokratik ve verimli süreçler üretecekleri anlamına gelmediği görüşündeyiz. ‘Teknolojik determinizm’ terimine aşina olanlar, teknolojik bir altyapının tek başına ürettiği gelecekten sorumlu tutulamayacağını bilirler. Bunun yerine, ilgili teknolojiyle ilişkilendirilen yönetişim modelleri, değerler ve etik yaratılacak geleceği belirlemede çok daha güçlü faktörler.

Peki ‘iyi’den, ‘pozitif etki’den, ‘etik’ten kastımız ne? Sürdürülebilirlik Üçgeni bize bir çerçeve verebilir: sürdürülebilirlik üçgeni hem ekolojik hem ekonomik hem de sosyal hedeflerin aynı anda uygulanması gerçeğine dayanan sürdürülebilir bir toplumun daha da geliştirilmesi için uygulanan bir model. Sürdürülebilirlik üçgeninin üç ayağı da eşit öneme sahip, birbirine bağlı ve bu nedenle bir bütün olarak değerlendirilmeli. Çok daha basitçe ‘iyi’den kastımız daha adil, katılımcı, eşitlikçi, etkin sistemler oluşturmak ve uygulamak. Bunu yaparken de ‘iyi’yi sadece filantropi, sivil toplum, sosyal girişimcilik gibi model ve sektörlerin içine sıkıştırmadan sistemin geneline yayabilmek fark yaratabilir ve Web3’ün kaderinin öncekilerden (Web2 gibi) farklı olmasını sağlayabilir.  

Changist’in kurucusu Scott Smitt ve Center for Tranformational Changein kurucusu Lina Srivastava Stanford Social Innovation Review’da yayınladıkları Web3 and the Trap of ‘For Good başlıklı ortak makalelerinde web3 ve iyi birbirinden ayrıştırılmamalı diyor: “İlgilendiğimiz soru şu: ‘X için iyi’nin ayrı bir çaba olmadığı, inşa edilen, dağıtılan ve kullanılan her şeyin temel bir ethos'u olduğu bir Web3 dünyasını nasıl inşa ederiz? (...) Web3'ü ortak refah ve adalet için faydalı bir şekilde şekillendirme şansımız olduğuna inanıyoruz. Bunu en iyi şekilde ele almanın yolu; yavaşlamak, sakince incelemek ve ardından -temelin bir parçası olarak- kasıtlı ve proaktif şekilde korumak, gizlilik ve eşitlik sistemleri oluşturmak”. 

Web3’ün sihirli bir şekilde iyiyi getirmeyeceğinin farkında olarak, ve hatta tam da bu yüzden, etik, adil, katılımcı değerlerle üretenlerin hikayelerini inceleyeceğiz. Merkeziyetsiz teknolojilerin uygulama alanlarında nasıl deneyler yapılıyor? Hangi girişimler, topluluklar, organizasyonlar iyiyi inşaa etmek için çalışıyor? Bu işler Web3’ün gelişimine nasıl yön veriyor? Bu soruları bilim, finans, demokrasi, kültür & medya temalarını odağımıza alacağız.

ethereum.orgun tanımına göre merkeziyetsiz bilim (DeSci), Web3’ün sağladıklarını kullanarak bilimsel bilgiyi adil ve eşit bir şekilde finanse etmek, oluşturmak, depolamak ve yaymak için kamu altyapısı oluşturmayı amaçlayan bir hareket. Merkeziyetsiz bilim bilginin üretimi ve dağıtımında ve dolayısıyla toplumun gelişiminde nasıl fark yaratır? 

  • CoinCentral’ın Regenerative Finance 101 yazısında karbon emisyonlarını azaltmak, çevreyi “yenilemek” ve nihayetinde iklim değişikliğini tersine çevirmek için finansal teşvikler yaratmaya yönelik bir deney olarak tanımlanan onarıcı finansı (ReFi), iklim krizine çözümler üretebilir mi? 

  • Yine ethereum.org’a göre “üyeleri tarafından toplu olarak sahip olunan ve yönetilen, internet tabanlı bir organizasyon olarak” tanımlanan DAO’lar nasıl yenilikçi yönetişim sistemleri vaad ediyor? Demokrasinin temellerinin uygulanmasını nasıl sağlayabiliyor? 

  • NFT’ler müzik, tasarım, sanat dünyasında hangi dönüşümlere gebe? Hangi topluluklar ve yapılar bu dönüşümü yönlendiriyor? 

  • Merkeziyetsiz üretim ve karar alma süreçleri ile medya bağımsız olabilir mi? Bunu denemeye başlayan platform ve topluluklar kimler? 

İşte bu ve benzeri sorulara önümüzdeki sayılarda cevaplar aramaya çıkıyoruz! 

Ve son olarak…

Bu yazıyı bitirmek üzereyken Aposto’nun “Türkiye’de Mutsuzluk” başlıklı instagram paylaşımı önüme düştü. Sürdürülebilir Kalkınma Danışmanlığı Ağı’nın hazırladığı 2022 Dünya Mutluluk Raporu’na göre Türkiye 146 ülke arasında 112. sırada imiş. Aposto ekonomik kriz, pandemi, sağlık sisteminin problemleri, anti-demokratik gelişmeler ve kutuplaşma gibi etkenleri Türkiye’nin rapordaki yerine dair olası nedenler olarak vermiş. Eminim hepimizin başka ekleyecekleri de var. Türkiye bağlamından çıkalım, küresel ölçekte bakalım. Durum yine iç açıcı değil. İklim krizi, gıda ve kıtlığı, savaş gibi birçok güncel ve ağır problemin içinden geçiyoruz. Bunlar ola gelirken daha iyi dünya, daha iyi toplum, daha iyi organizasyonlara giden yol Web3’ten geçiyor olabilir mi sorusu çok yukarıdan, çok yüzeysel gelebilir kulağa. Ama işlemeyeni iyiye dönüştürmenin bir yolu da iyiyi vaad eden araçlara dair merakta ve heyecanda kalmak, onları inceleyerek parçası olmaktan, üretmekten geçiyor sanırım. O yüzden bu serinin takip edin, sorularınız ve önerilerinizle odağımıza alacağımız konuları daha da derinleştirmemize yardımcı olun.

Previous
Previous

Odak: Web3 neye alternatif yaratıyor, yaratabilir?

Next
Next

Odak: Yeni Dünya, Yeni Alternatifler | Metaverse Meslekleri